Beispiele für die Verwendung von "gerçek anlamıyla" im Türkischen

<>
Gerçek anlamıyla kanun dışıyız. Мы буквально над законом.
O, gerçek insan ilişkisinin bir örneğiydi! Вот настоящий пример человеческого отношения к людям!
Tam anlamıyla yeteneğini kaybetti. Он совсем потерял хватку.
Acı ama gerçek şu ki artık filmler benin zevkime hitap etmiyor. Это может показаться обидным, но это правда: большая часть фильмов мне не нравится.
Tom tam anlamıyla Danny'yi pataklıyordu. Том просто набросился на Дэнни.
Yasa sadece bir "ödenek yetkisi", gerçek bir ödenek değil. Этот закон - только "разрешение на ассигнования", не настоящее решение об ассигнованиях.
Birbirimize güveniyoruz, tam anlamıyla. Мы полностью друг другу доверяем.
Gerçek terörizm, sizi sessizce öldürdükten sonra, özel jetlerle size doğru ve özel hava alanlarına uçar. "Çöl Gülü" isimli eşinin şıklığını tartışmak için gazetelerinizin sayfalarını işgal eder ve basınınıza bunu konuşturur. Настоящий терроризм прилетает к вам на частных самолетах в частные аэропорты, безмолвно убивает нас, занимает страницы в ваших газетах и заставляет ваши СМИ обсуждать элегантность его жены - "Розы пустынь".
Yani tam anlamıyla atomlarına ayrılacak. Он просто развалится на части.
Bizden çıkartmaya çalıştığınız "gerçek" nedir? Так какую "правду" вы хотите выбить из нас?
Evet, ben pek bu evliliği tam anlamıyla onaylayabileceğimi sanmıyorum. Да, не думаю, что полностью поддерживаю этот союз.
Fakat fark edilebileceği üzere, gerçek olay bu değil. Как и можно было ожидать, однако, настоящим Starbucks тут и не пахло.
Zavallı Debbie sırtından bıcaklanmıs, kelimenin tam anlamıyla. Бедняжка Дэбби была заколота в спину, буквально.
Haber bültenlerine göre, turnuvanın yöneticileri kızı turnuvadan diskalifiye ettiklerini yalanlıyorlar - ki gerçek bu çünkü kız kendisi turnuvadan çekildi. Опираясь на новости, организаторы шахматного турнира отрицают, что они дисквалифицировали девушку - правда то, что девушка сама покинула турнир.
Yani bu insanlar tam anlamıyla bedenleri içinde sıkışıyorlar. Получается, эти парни стали буквально заложниками своих тел.
Gerçek bir fedakârlık yapmaktan ikisi de korkuyordu. Они оба боялись идти на настоящие жертвы.
Tam anlamıyla görünmez olmuştu. Он оставался абсолютно невидимым.
Durun, arılar da mı gerçek? Ох, стойте. Пчёлы тоже настоящие?
Kelimenin tam anlamıyla uyuyabileceğin en konforlu kanepedir. Это буквально самый удобный диван из всех.
Bir insanı gerçek hayatta takipten çıkamıyor muyuz ya? Я могу отписаться от человека в реальной жизни?
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.